Sağır Çocukların Dilsel ve Kültürel Haklarının Korunması: Türk İşaret Dili'nin Savunulması ve Kaynaştırma Okullarının Eleştirisi
- Cem Barutçu
- Jun 23, 2024
- 3 min read
Updated: Jul 5, 2024

Sağır çocuklar için en büyük sorunlardan biri, Türk İşaret Dili'nin (TİD) yeterince desteklenmemesi ve korunmamasıdır. İşaret dili, sağır bireylerin kimliklerinin ve kültürlerinin temel bir parçasıdır. Bu dilin savunulması, bir hak olarak kabul edilmelidir ve bu hak gereklidir. Ancak bu hak, sadece kağıt üzerinde kalmamalı, gerçek hayatta da uygulanmalıdır.
Gelecekte sağır çocuklar için derin felsefi düşünceler üzerine inşa edilen bir dünya hayal ediyorum. Bu dünya, işaret dilinin yozlaşmasına karşı koruyucu bir duvar gibi durmalı ve çocukların mağdur olmasını engellemelidir. İşaret dilinin yozlaşması, sadece bir dilin kaybı anlamına gelmez; aynı zamanda bir kimliğin, bir kültürün ve bir topluluğun varlığının da tehdit altında olması demektir.
Dil, bir topluluğun ruhudur. Sağır çocukların anadilleri olan işaret dili, onların dünyaya açılan penceresidir. Bu pencerenin kapanması demek, onların ifade özgürlüklerinin, kültürel miraslarının ve toplumsal bağlarının kopması demektir. İşaret dilinin yozlaşması, bu pencereleri kapatır ve çocukları dilsel bir karanlığa mahkum eder.
Sağır çocuklar, işaret dili yoluyla düşüncelerini, duygularını ve hayallerini ifade ederler. Onların bu dili özgürce kullanabilmeleri, zihinsel ve duygusal gelişimleri için hayati öneme sahiptir. İşaret dilinin yozlaşması, bu gelişimi engeller ve çocukların kendilerini eksik hissetmelerine neden olur.
Bu yüzden, sağır çocukların anadilleri olan işaret dili korunmalı, desteklenmeli ve geliştirilmelidir. Bu dilin eğitimde, günlük yaşamda ve toplumsal hayatta etkin bir şekilde kullanılması sağlanmalıdır. İşaret dili, sadece bir iletişim aracı değil, aynı zamanda sağır bireylerin kimliklerinin ve kültürlerinin bir yansımasıdır.
Sonuç olarak, işaret dilinin yozlaşmasına izin vermek, sağır çocukların kimliklerini ve kültürlerini yok saymak demektir. Bu, onların mağdur olmasına yol açar ve onları dilsel bir soykırımın kurbanı haline getirir. Sağır çocukların dil haklarını savunmak, onların insan haklarını savunmak demektir. Bu hakları korumak ve geliştirmek, bizlerin toplumsal bir sorumluluğudur.
Ek olarak, sağır okulların kapanması ve azalması, bu durumu daha da zorlaştırmaktadır. İmplantlı çocuklar sağır oldukları halde, sağır okullara gönderilmeyip kaynaştırma okullarına yönlendirilmektedirler. Bu durum, işaret dilinin gereksizliği ve sağır kültürünün önemsizliği algısını artırmaktadır ki bu da sağır çocuklar için çok zararlı sonuçlar doğurmaktadır.
Kaynaştırma Okulları ve Eleştirel Düşünceler
Kaynaştırma okullarının sağır çocuklar üzerinde derin ve olumsuz etkileri bulunmaktadır. Bu okullar, sağır çocukların kendi kültürlerinden ve dillerinden uzaklaşmalarına neden olmaktadır. İşaret dili yerine sadece sözlü iletişime odaklanan bu sistem, sağır çocukların kimliklerini ve kültürlerini tanımamalarına yol açar. Dil ve kültür, bir topluluğun ruhunu oluşturur ve bu ruhun korunması, çocukların sağlıklı bir şekilde gelişebilmesi için elzemdir.
Kaynaştırma okullarında işaret dilinin gereksiz görülmesi ve sağır kültürünün önemsizleştirilmesi, sağır çocukların dilsel ve kültürel haklarını ellerinden almak anlamına gelir. Bu durum, dilsel bir soykırımın ve kültürel bir yok oluşun habercisidir. Sağır çocuklar, işaret diliyle düşüncelerini, duygularını ve hayallerini ifade edebilirler. Onların bu dili özgürce kullanabilmeleri, zihinsel ve duygusal gelişimleri için hayati öneme sahiptir.
Kaynaştırma okullarına karşı eleştirel bir duruş sergilemek, sağır çocukların kimliklerinin ve kültürlerinin korunması adına önemli bir adımdır. Bu okullar, sağır çocukları dilsel ve kültürel bir karanlığa itmektedir. Sağır okulların kapanması ve azalmasıyla birlikte, sağır çocuklar için alternatif eğitim modelleri geliştirilmelidir. İşaret dili eğitimine önem veren ve sağır kültürünü destekleyen eğitim kurumları, bu çocukların kimliklerini ve kültürel bağlarını koruyarak, onların topluma sağlıklı bireyler olarak katılmalarını sağlar.
Sonuç olarak, sağır çocuklar için işaret dili savunuculuğu, bir hak ve gerekliliktir. Bu hak, sadece kağıt üzerinde kalmamalı, gerçek hayatta da uygulanmalıdır. Sağır çocukların kimliklerini ve kültürlerini korumak, onların insan haklarını savunmak anlamına gelir. Kaynaştırma okullarının olumsuz etkilerine karşı durarak, sağır çocukların anadillerini ve kültürlerini koruyacak eğitim modelleri geliştirmek, bizlerin toplumsal bir sorumluluğudur. Bu sorumluluğu yerine getirerek, sağır çocuklar için daha adil ve eşit bir dünya yaratabiliriz.
Yazan: Cem B.




Comments